Kusura bakma Mourinho söylemek zorundayım bunu
Fenerbahçe Twente ile geçen sezon Konferans Ligi’nde karşılaştı. İstanbul’da 5-1, deplasmanda 1-0 kazandı.
Fenerbahçe hiç de iyi başlamadı oyuna. Hele ilk 15 dakika. Yok gibiydi sahada. Livakovic’in kurtarışı olmasaydı daha 2. dakikada yenik duruma düşebilirdi.
Sonra bir toparlanma süreci izledik. En Nesyri’nin kalecinin kurtardığı şutu, Oosterwolde’nin direkten dönen topu.
Fenerbahçe oyunda üstünlüğü ele alıyor mu derken tekrar tersine döndü işler. Herkesin çok şey beklediği İrfan Can’ın etkisizliği, sarı kart gören Oosterwolde’nin toplara girerken çekinmesi, orta sahanın kolay geçilmesi, baskıya boyun eğilmesi bunun nedenleriydi diyebilirim.
Zaten 29. dakikada da golü attı Hollandalılar. Bu golde defansın hatasından da söz edebiliriz. Twente atağında 29’da ceza alanı içinde Vlap’ın topu ağlara bomboş durumda yollamasına yol açtı bu.
Golün etkisinden kurtulamadan yine pozisyona girdiler ama Livakovic kurtardı yine.
İlk yarı için şunu söylemeliyim. Top daha çok Twente’deydi. Oyunun kontrolü de. Tamam Mourinho bazı yıldızları ilk 11’e koymamıştı ama yine de koydukları daha iyi performans göstermeliydi diye düşünüyorum.
İkinci yarıya da aynı 11’le çıktı Fenerbahçe. Mourinho gerek duymamıştı demek ki.
Ama gördük ki ilerleyen dakikalarda ilk yarının tekrarı oynanıyor sanki. Oysa kulübede alternatifler var. Neden bekliyordu Mourinho; bilemiyorum. “Adam dünyanın en ünlülerinden biri, ondan daha iyi bilecek değilim ya” diye düşünmeden edemedim. Bu arada Livakovic’in bir kurtarışını daha izledim. Sonra Van Bergen’le karşı karşıya kaldığında bir kurtarışını daha.
Nihayet sabrı taştı Mourinho’nun. En Nesyri ile İrfan Can’ı aldı dışarı 61’de. Edin Dzeko ile Saint Maximin girdi. Girer girmez de Fenerbahçe’nin ikinci yarıdaki ilk pozisyonunun yaratıcısı oldu. Bir hareket getirmişti sanki.
71’de de golü attı Fenerbahçe. Amrabat’ın müthiş pasıyla bir anda kaleciyle karşı karşıya kalan Tadic durumu 1-1 yaptı.
İsmail Yüksek ve Mert hakan’ı da aldı sonra oyuna Mourinho. Takımının temposunu yükseltmek istiyordu anlaşılan, sahadaki gerilimi de! Fred ve Tadic çıktı, dakika 80’de.
Maçtan önce “Maç 1-1 bitsin” deseler itiraz ederdim. Çünkü geçen yıl bu takımı Fenerbahçe İsmail Kartal yönetiminde Konferans Ligi’nde 2 maçta da yenmişti. 6 gol atıp, 1 gol yemişti. Bugün zorlukla berabere kaldı. İnsanların ağzı torba değil ki büzesin. Ondan sonra dünyanın en ünlü hocasına laf ederler işte. “Mourinho mu İsmail Kartal mı” diye.
Yazının sonunda şunları söylemeden geçemeyeceğim.
– En Nesyri koşamıyor. Sanki kilosu fazla gibi. Gürbüz çocuklara benziyor. Yanakları koşarken sallanıyor.
– İrfan Can oynasa dert oynamasa dert. Oynamadığında neden oynamıyor diyor herkes. Bu maçta oynadı da ne oldu?
– Szymanski neden ilk 11 hala, ben anlayamadım. Anlayan varsa parmak kaldırsın!
– Defans neden panik oluyor. Ortadaki ikili amatör değil ki. Boylu poslu yapılı adamlar. Eee o halde. Bu telaş niye?
– Fenerbahçe’nin Tadic’le attığı golde Amrabat’ın pasına destan yazılır. Asist dediğin böyle olur işte. Tadic de ustalığını gösterdi bu pozisyonda, eski takımına golünü şık bir vuruşla attı.